Toplu sözleşme geride kaldı ama tartışmaları devam ediyor.
Yasaya göre Toplu Sözleşme’de memurlar adına müzakereleri yetkili sendikalar ve konfederasyon yürütürken ikinci ve üçüncü büyük konfederasyon da gözlemci olarak masada bulunuyorlar. Toplu sözleşme masasında olması gereken üç büyük konfederasyon var. KESK, KAMU-SEN VE MEMUR-SEN.
Toplu sözleşmenin ilk günü, masada olması gereken üçüncü büyük konfederasyon KESK masada yoktu. Memurluktan ihraç edilmiş başkanlarıyla masada temsil edilemeyecekleri bildirildiği halde KESK başka isim bildirmedi ve masadaki koltuğunun boş kalmasını tercih etti. KESK, ihraç olan başkanlarının yerine masada kendisini temsil edecek başka isim bildirmiş olsa, kendi başkanlarını da ilgilendiren kamudan ihraçların hukukiliği konusunu masada da dile getirmiş olacaktı. Türkiye’de sendikal hak bağlamında en önemli mekanizmanın paydaşı olarak masada sesini duyurmak yerine Türkiye’yi Avrupa’ya şikâyet etme kolaycılığını tercih eden KESK’in bu tavrı, legal sendikal mücadele konusundaki samimiyeti açısından önemli bir gösterge.
Masada ikinci büyük konfederasyon başkanı olarak bulunan KAMU-SEN Genel Başkanı İsmail Koncuk’un ise ilerleyen yaşı ve onlarca yıllık sendikal deneyimine rağmen; kendisine, sendikasına ve memurlara hiçbir şey kazandırmayan alışkanlıklarından bir türlü vazgeçmediği bir kez daha görüldü. Koncuk için bir takıntı haline gelen sendikal muhalefet, ona hatalarını tekrarlatıyor. Alışkanlıklarının esiri müzmin muhalif tavırları, sonuna yaklaştığı sendikal hayatında, onu hoş bir seda bırakmaktan alıkoyuyor. Bu sorunlu yaklaşımdan da çelişkiler, tutarsılıklar ve samimiyetten uzak sendikal söylemlerin sadır oluyor.
Örneğin, sendikacılığın ana muhalefeti konumundaki bir konfederasyonun başkanı olan İsmail Koncuk, düne kadar başında bulunduğu konfederasyonun savunduğu dayanışma aidatı konusunda, daha önce “ben o zaman genel başkan değildim” demişti. Bu sözleşme döneminde ise “kim dayanışma aidatı istemiş kardeşim. İstemişse de yanlış yapmış” diyerek dününü inkâr eden bir yaklaşım sergiledi.
Sayın Koncuk bir taraftan “Toplu sözleşme masasında alınan kararlar uygulanmayacaksa Toplu Sözleşmenin ne anlamı var?” derken diğer taraftan yakın ilişki içinde olduğu ve KAMU-SEN’ üyeleri tarafından yönetilen İLKSAN’ın toplu sözleşme hükmünü Danıştay marifetiyle geçersiz kılmasına sessiz kaldı.
İsmail Koncuk’un kendisi de dahil olmak üzere başında bulunduğu sendikaların yöneticilerinin toplu sözleşme sürecine ilişkin eleştiri sınırlarını aşan değerlendirmeleri ise kendilerine milliyetçi deseler de “bu sendikalardan millete hayır gelmez” dedirten cinste. Eleştirilerin odağına oransal zammın düşüklüğünü alanda Koncuk’un, bu durumu eleştirirken göz ardı ettiği KAMU-SEN’in yetkili olduğu yıllar alınan zam oranları, yine bir tutarsılık olarak gözler önünde. Bugün alınan zam oranı nedeniyle yöneticileri esip gürleyen KAMU-SEN’in, yetkili olduğu 2007 yılında 4+4, 2008 yılında 2+2 ve 2010 yılında ise 2,5+2,5 zam verilmişti. KAMU-SEN'in yetkili olduğu yılların enflasyon oranı ortalaması yüzde 11,8 iken memura verilen zammın ortalaması yüzde 10,7 olarak gerçekleşmişti. Maaş zammı/ enflasyon karşılaştırmasında Kamu-Sen’in yetkili olduğu dönem verilen oransal zam bu günkünden çok farklı olsa, Koncuk’un tepkisini anlaşılır. Ancak KAMU-SEN’in yetkili olduğu dönemler hâl böyle iken Koncuk ve dava arkadaşlarının süreci yürütenlere yönelik hakaretamiz eleştirileri en basit ifadesiyle samimiyetsizliktir.
“Ama o dönem toplu sözleşme hakkı yoktu” denildiğini duyar gibiyim.
KAMU-SEN’in esaslı çelişkilerinden biri de 2010 yılında memura toplu sözleşme hakkı veren referandumda “hayır” oyu kullandığı halde, yetkili olduğu dönem toplu sözleşme olmadığı için elinin zayıf olduğu yönündeki savunmasıdır.
Hasıl-ı kelam toplu sözleşmeyi eleştirenlerin argümanları, sendikal geçmişlerini göz ardı ederek sokak ağzıyla yaptıkları eleştirilerin ötesine geçmiyor. Bu sebepten dolayı aynen siyasette olduğu gibi sendikal alanda da birinci sendika ve konfederasyonlar büyümeye, sendikal muhalefette olmanın avantajlarına rağmen diğer sendika ve konfederasyonlar ise küçülmeye devam ediyorlar.